GÜNCEL POLİTİKA YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ SPOR MAGAZİN RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Hüsnü Çelebi
YAZARLAR
17 Mart 2020 Salı

Halk, marketleri neden boşaltıyor?

Öyle görünüyor ki virüs bütün hayatımızı etkilemeye devam ediyor. Marketlerde rafların boşaltılmasıyla ilgili tanık olduklarımdan sonra, toplumun korkularını aşamadığını anlamak güç değil. Alışveriş arabalarına bakıldığında, daha çok bakliyat, makarna, çay, şeker ve un gibi uzun süre bozulmadan dayanabilen ürünlerin satın alındığını gördüm. İnsanlar, endişelerini her ne kadar yansıtmamaya çalışsa da dikkatli bakan gözlerden kaçmadığını belirtmeliyim. Panik olmadıklarını bilmek elbette iyi olurdu. Gelinen noktada bundan bahsetmek pek mümkün değil gibi. Özellikle, Avrupa’da artan ölümlerden ve son açıklanan tedbirlerden sonra, işin anlatılandan daha vahim bir durumda olabileceğine yönelik endişelerin arttığını görebiliyorum. 
"Yoksa neden bu denli sert önlemler alınsın’’ şeklinde yorumlar yapılıyor. Buradan şu noktaya gelmek istiyorum. Bazı yorumcuların toplumun endişelerini ve korkularını anlamak ve gidermek yerine üstten bir yaklaşım içerisinde olduğunu üzülerek izliyorum. Bunu yapmak yerine halkın neden yetkililerin anlattıklarıyla tatmin olmadığını anlamaya çalışsak daha faydalı olur. Demek ki bu millet yeterince itimat etmemiş bu güne kadar açıklananlara. Sayın Sağlık Bakanı'nın bu güne kadar iyi bir iş çıkardığına yönelik kanaatimi ifade etmiştim. Demek ki hala açıklığa kavuşmamış noktalar var. Yapılması gereken eksikleri gidermekken, "Ahali marketleri neden boşaltılıyor?’’ sorusuyla milleti aşağılamak kimseye yardımcı olmuyor. Bir kesim var ülkede, ne yapılırsa burun kıvıran, bir türlü tatmin olmayan ve en sonunda halkı aşağılamaya vardıranlar, şunu bilmeli ki bu yolla hiçbir katkı sağlamıyorlar. 
Eleştirileri yapmak, eksikleri görüp söylemek sadece muhalefetin görevi değil, her vatanseverin görevi ve demokratik hakkıdır. Bu yapılan her şeyi reddetmek anlamına gelmemeli. Zaten yeterince kaotik bir dönem yaşanıyorken siyasi söylemlerle virüs meselesine yaklaşmak doğru değil, olamaz. Bu arada, virüsün ülkeye girişini geciktirerek bir anlamda olası vakalar için zaman kazanıldığını görüyoruz. Ancak önemli olan soru şu: Acaba bu zaman içerisinde hazırlıkların tamamlanması için doğru adımlar atıldı mı, gerekli tıbbi malzeme ve personel eğitimleri anlamında atılan adımlar yeterli mi? Bu soruların cevapları son derece önemli. Eğer zaman doğru değerlendirilmediyse başımız büyük belada demektir. Bu güne kadar takdir edilen Sağlık Bakanlığı'nın durumu net bir şekilde topluma anlatması gereklidir. Şeffaflık ilkesi bunu gerektirir. Var olan endişelerin giderilmesi sorumlulukları kapsamındadır. Eğer toplum bu anlamda tatmin olmamışsa bu korkuları gidermek yöneticilerin görevidir. Böyle zamanlarda kötü niyetli olsun olmasın insanları farklı noktalara götüren yorumları yapanlar olacaktır. Bunlarla mücadele etmek de başta yöneticilerin sonra herkesin görevidir. Gerekirse tekrar tekrar yayınlara çıkılarak, doğrular anlatılmalı. Bu alanda bir boşluk bırakıldığında, bunu maalesef başkaları fırsat bilir. Kötü bir takım deneyimler yaşayanlar için kafaların bulanması kolaydır. Eğer psikolojik üstünlük önemliyse ve bu mücadelenin bir parçasıysa bu anlamda ipler sıkı tutulmalı. Tıbbı gereksinimlerin eksikliği iddiaları ciddiye alınarak toplumun endişeleri giderilmelidir. Bütün dünyada yaşananlar göz önündeyken, alınacak derslerle toplum açık ve doğru bir şekilde bilgilendirilmelidir. 
‘’Halktan saklanıyor’’ iddialarının yarattığı endişeleri gidermek, şeffaf yönetim ve toplum olmaktan geçiyor. Ulusal sağlık ve bütünlüğümüz için bütün önlemler alınarak, toplumla eşgüdüm içinde uygulanmalıdır.